Anadilimiz
Dil ve din, toplumları birbirine kenetleyen ve toplum olma bilincini geliştiren unsurlardandır. Dil vasıtasıyla iletişimin kurulması ve insanların birbirini anlaması sağlanır.
Dil ve din, toplumları birbirine kenetleyen ve toplum olma bilincini geliştiren unsurlardandır. Dil vasıtasıyla iletişimin kurulması ve insanların birbirini anlaması sağlanır. Toplumun en temel taşı ailede, sağlıklı bir iletişimin sağlanması toplumda da bireyler arasında iletişimin kuvvetli ve sağlıklı olmasını sağlar. Ailede iletişim doğduğunda duyduğun dil ile olur. Ülkede iletişimin sağlanması ülkenin resmi dili sayesinde olur. Dünya çapında iletişimin sağlanması ise dünyaya hâkim dil sayesinde gerçekleştirilir. Dil sadece iletişimi sağlamaz. Dil sevginin, üzüntü ve sevinçlerin, nefretin, kırgınlık ve kızgınlıkların yani duyguların aktarıldığı bir araçtır. Ve duygularımız hangi dilde söylendiyse o dilde aktarılmalıdır aksi takdirde çeviriler duyguları da başka şekillere çevirmektedir.

Aile, örf ve adetlerini dil vasıtasıyla yeni nesillere aktarır. İnsan ailesinden maniler, veciz sözler öğrenip kullanır ve meramını anlatır. Öyleyse bir insanın ilk öğreneceği ana dili olmalıdır. Bu dilin öğretmeni de annesidir. Sonra ülkede resmiyette kullanılan dili öğrenmelidir. Öğretmenlerimiz bu noktada anne mesabesindedir. Diğeri dünyada genel olarak kullanılan dil eğitimidir. İşte bu noktada Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun dediği gibi;
“En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın”
demek istiyorum.
Anadilde eğitim ya da anadil eğitimi ülkemiz siyaset gündemini sıkça meşgul eden konulardan biridir. Eğer bir mesele siyasete konu oluyorsa çözümsüzlüğünden beslenenler vardır. Bundan dolayı dile getireceğimiz meselelerin siyasete meze olmasından imtina ediyoruz.
Sendikamız eğitim kolunda faaliyet göstermektedir. Anadil eğitimi, bir eğitim meselesi olunca değinmemek olmaz. Fakat bir konuda görüş serdetmek için soruna hâkim olmakla birlikte, çözüm önerilerine de sahip olmak icap eder. Bundan dolayı konuyu derinlemesine, bu yazıda tahlil etmek mümkün değildir. Fakat temel esasları bahsetmek gereği hâsıl olmuştur.
Herkesin anadilini öğrenme, konuşma ve anadilde kendini ifade etme hakkı esastır.
Anadil eğitimi konusunda imkân ve fırsat hazırlama konusunda sorumluluk sahibi olanların gereğini yerine getirmeleri elzemdir.
Bir bölgede turistlere, göçmenlere yönlendirme tabelası koymak nasıl insani bir davranış ise o bölgede yaşayan vatandaşların anadillerine ait aynı uygulamayı yapmak insani olmanın yanında elzemdir, mecburidir.
Bir dil, edebiyatı sayesinde nesilden nesle aktarılır ve nesiler arasındaki ilişkiler yazıyla kurulur. Dolaysıyla anadiliyle eser yazma ve bu eserlerin yayınlanması konusunda herhangi bir sansür uygulanması kabul edilemez.
Atalarının yazdığı günlüğü okuyamayan bir nesilden atalarının hassasiyetini, duygularının ve düşüncelerinin temsilcisi olması beklenemez.
İmparatorluk bakiyesi bir devletin ve bir arada onlarca farklı milletle barış içerisinde yaşamış bir neslin torunları olarak, bu gün dil meselesinin kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı bir unsur olarak konuşulması ve hatta bu yazıya konu olması dahi zül olarak bize yeter.
Haklı sorunların arkasına sığınıp, suiistimal edip haksızlıklardan dağ oluşturan silaha sarılıp terör estirenlerin de sorunun çözülmesini istemediğini biliyor, tez zamanda bertaraf olmalarını temenni ediyoruz.
Esas anadilimiz insanlıktır. İnsan olmayanın dili de dini de olmaz.
Doğuştan gelen ve seçilemeyen bir sıfattan dolayı kimse alçak da değildir yüce de değildir. Bütün insanlar mahlûkatın şereflisi olarak yaratılmıştır. Fakat insanlardan davranışlarıyla hayvanlardan aşağı olanlar da olmuş meleklerden yüce olanlar da.
İlk ırkçılığı yapan şeytandır. Şeytan karşısında Hz. Âdemi üstün kılan da bilgidir. İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Toplumlar bilgilerini her dönemde yeniden üretmez, öncekilerden edindiği bilginin üstüne koyarak tekâmül gerçekleştirilir. Öyleyse heba edilecek hiçbir bilgi yoktur. Bilgiye ulaşmanın önündeki engellerin kaldırılması ve ulaşımının kolaylaştırılması devletin ve vatandaşın ortak görevidir. Tam bu noktada anadilde yazma ve yazılanları okuma konusunda gerekli tedbirlerin alınması, imkanların sunulması gerekmektedir. Herkes konuşabilir fakat okuma ve hatta yazma, sistematik öğrenmeyi ve takibi gereken konulardır.
Resmi dili istemeyiz sadece anadilde eğitim almak istiyoruz düşüncesi ise yalnızlaştırıcı, ayrıştırıcı ve akıl dışı bir talep olarak görünmektedir.
Bir dil bir insan, iki dil iki insan sözünden hareketle ülkemizde dil eğitimiyle ilgili ciddi bir çalışmaya ve bu zamana kadarki başarısızlığında ayrıca değerlendirilmesine ihtiyaç vardır.
Dünyanın anadili insanlık diyor, karşılaşılan her duruma insan onuru penceresinden bakılmasını temenni ediyoruz. Bu konunun konuşulmasının abes sayıldığı günlerin hayaliyle…