Şube Müdürleri Meselesi
Milli eğitim camiasının önemli görev alanlarında biri de bürokrasimizi oluşturan ve kurumsal hafıza niteliğindeki şube müdürlüğü kadrolarıdır. Bu kadrolara öğretmenlikten geçenlerin sahaya hakim olmaları ve şube müdürlüğü esnasında da mevzuata hakim olmaları hasebiyle adeta bilirkişi vasfına mümeyyizdirler.

En nihayetinde milli eğitim çalışanları sınavlara girerek bu kadrolara atanıyor olmaları hasebiyle hiyerarşik düzende öğretmenlik kariyerinin hizmet sınıfı değiştirerek geçmek istediği basamaklardan biridir. Hal böyleyken özlük hakları anlamında ise an itibarıyla şube müdürlerimiz mağduriyet yaşamaktadırlar. Kökeni öğretmen olan müdürlerimiz şayet şube müdürü olmasalardı başöğretmen unvanını alıp özlük hakları bakımından mevcut durumlarından daha iyi bir özlük hakkına sahip olacaktı. Meslek kanunu çıkaran vekillerimiz onlara akıl veren sendikacılar şube müdürlerimize başöğretmen kadrosunu çok istiyorsan öğretmenliğe dön diye kanuna madde eklemişler. Yani ocak ayına kadar öğretmenliğe dönen şube müdürlerimiz hizmette yirmi yılını doldurdu ise başöğretmen unvanına sahip olacaklar.
Bu meselenin birkaç yönden tahlile ihtiyacı var: birincisi devlet geleneği ve adabı gereği hiyerarşik düzeni bozarsanız işleyişiniz bozulur. Devlette tecrübe geçer akçedir. Tecrübeli müdürlerimizi sınıfa göndermek yetişmiş insan kaynağını israf etmekten başka bir işlev görmez. Bu kadrolar tarihi açıdan cumhuriyet öncesinde de var olan kadrolardır. Yıllardır gelen devlet geleneği mevcut durumda bozulmaya yüz tutmaktadır. Şaşırtan asıl mesele ise şube müdürlerimiz işi çözeceklere durumu aktardıklarında yetki sahiplerinin (vekiller, bakanlık) ve etkili olması gerekenlerin (sendikaları) vurdumduymazlığından rahatsızlar. Bu sendikalar ki yüzde bir barajı çıksın diye mecliste yatıp kalktıkları kadar şube müdürlerinin özlük hakları için mücadele etmiş olsalardı bu gün bu konu yazımıza mevzu olmazdı.
Büyümememiz için mecliste baraj yasası çıkarmaya gayretli bu korkak sendikacıları bu konuda üç maymunu oynatan sebebe gelince 76. Madde ile dilediklerini şube müdürlüğü kadrolarına atamaya olan heves ve ihtirasları. 76. Madde ile önüne geleni şube müdürü yaparsanız bu makamın saygınlığına darbe indirirsiniz. Makamı değersiz hale getirirsiniz. Daha kötüsü devlete adam değil kendinize emir eri atamış olursunuz. Bu madde personel temininde zorluk yaşanan kadrolara bakan tarafından atama yetkisi vermekte iken herkesin gitmek istediği yerlerdeki kadroları bu madde kapsamında dolduruyorsunuz. Bu kadar aymazlık da pes doğrusu. Hatta bir bakıyorsunuz şube müdürü normu yok iken bazı illerde mevcut normun iki katı şube müdürü görevlendirmesi yapılıyor. Çiftlik mi yönetiyorsunuz milli eğitimi mi belli değil.
Gelelim meselenin nasıl çözüleceğine; öncelikle herkesin girebileceği adil bir sınav mülakatsız bir şube müdürlüğü atama süreci ardından yapılacak düzenleme ile bu görevi icra etmenin cazip hale gelebilmesi için tazminat artırımına gidilmelidir. Yapılan bu düzenlemeler sonraki yıllarda yetersiz kalırsa revize edilerek mevcut cazibe korunmalıdır.
Ağalar mesleğimizi ve kadrolarımızı kendi ellerimizle itibarsızlaştırmayalım. Yıllardır devlete ve kanuna hizmet eden tecrübe sahibi bu kadro mensubu eğitim neferlerini küstürüp üzmeyelim. Sorunu tespit etmiyoruz herkesin bildiği ve çözülebilecek bu sorunun çözülmeme garabetini haykırıyoruz. Sarı ve sarımtırak sendikaya da bir çift sözüm olacak siz her ile ve ilçeye şube müdürü yerleştirme derdindeyken biz şube müdürlüğü kadrosunun itibarıyla dertleniyoruz. Aramızda koskoca bir fark var. Ne mutlu bu farkı fark edip gereğini yapanlara….
Akif KETEN
Mil Maarif-Sen Genel Sekreteri