Sendikal Namus
Namus kelimesi sözlükte bir toplum içinde ahlâk kurallarına karşı beslenen bağlılık, dürüstlük, doğruluk, sililik, iffet, afif anlamlarına gelmektedir. D. Mehmet Doğan namus kelimesini daha kapsamlı ele almış ve Doğan Büyük Türkçe Sözlükte şan, şeref, haysiyet, emniyet, istikamet, şeriat, kanun, kaide vb. anlamları da namus kelimesinin açıklamalarına eklemiştir.
Her kişinin namusu olduğu gibi her işin de bir namusu vardır. Sendikacılık da bu işlerden bir tanesidir. İşi layıkıyla ve namusuyla yapmak için bazı düsturların yerine gelmesi icap ediyor. Sendikalar öncelikle meslek gruplarıyla ilgili sorunların çözümünde faaliyet göstermelidir. İnsan onurunu öncelemeli ve insanca tavır ve davranış sergilemelidir.
Ülkemizin başkentinde okul idareciliği ve sendikacılık yapan birisi olarak sendikal faaliyet sergileyen birçok arkadaşa şahit oldum. İşini doğru-dürüst ve samimiyetle yapanlar olduğu gibi tehdit ve şantajla, makam ve mevki vaadiyle yapanları da görüyoruz. Bu arkadaşlar köşe başına yerleştirdikleri bürokratlarla işleri halletmeye çalışıyorlar. Çünkü bu bürokratlar sendikaları sayesinde buraya geldiklerinden dolayı oradalar. Kendilerinde bir meziyet olmadığı için mevkilerini pekiştirmeye çalışıyorlar. Bu arkadaşlar tetikçi gibi hareket etmeyi kurşun asker olmayı meziyet biliyorlar. Namus kelimesindeki sililik anlamını siliklik olarak algılamışlar. Bu kardeşlerimizi yetkiyi aldığımızda yaşadıkları siliklikten kurtaracağız inşallah.
Üyelerimiz zaman zaman sendikandan istifa etsen işin hemen çözülür sözlerine muhatap oluyorlar. Kimisi bizimle bu durumu paylaşıyor kimisi sessiz sedasız istifa ediyor. Üyelerimize sözümüz şu; haklıysak sonuna kadar beraberiz yanınızdayız hakkımızı söke söke alırız. Şayet işimiz birilerinin oluruna ve insafına kalmışsa o konuda sendikamızdan dolayı mağdur olmayınız. İş takibi yapmayı sendikacılık zanneden bu kaltabanlardan faydalanın gitsin. Denize düştüyseniz sarılın bu yılanlara. Biz de bilelim hangi yılanlarla mücadele ettiğimizi. İşin garip tarafı bu yılanlar yaptıklarını gizlemek için yalana da sarılıyorlar. Muhatap bulamıyoruz karşımızda. Geniş bir üye potansiyelimiz olsun diyenler mezhebi genişlikte sınır tanımıyorlar. Biz bunlarla yarışamayız ancak mücadele ederiz. Çünkü bu hafifliği yapmaya engel afifet var bizde. Hâlbuki adam gibi sendikacılık yapsalar ortaya kalite çıkar. Delikanlı olup yaptıklarını savunsalar ortaya hakikat çıkar. Bunlar afif olmak yerine hafif olmayı tercih edenler.
Eğer ülkemizde idareci olmak sendika üyeliğine bağlı gerçekleşiyorsa bu işi yapan sendika biz değiliz. Böyle bir görevi rabbim nasip etmesin bize. Hak edenin hak ettiği yerlere gelmesinde etkili olan sistemin hizmetkârı kılsın.
Şimdi sendikacılığın namusunu kurtarmak da bize düşüyor. Bir talebinin karşılık bulması için kişinin kendisi değil sendikası etkili oluyorsa ortada iki çeşit sıkıntı vardır. İlki sendikacıların kişiliği hiçe sayması ve kelle kazanmaktan başka iddiasının olmaması. Bu sendikacılar için utanç vesilesi. İkincisi kişinin kendini eksik hissetmesi ve mütemmim cüzü olarak da sendikayı görmesi. Allah aşkına ne yaptığınızın farkında mısınız arkadaşlar?
Bütün kızgınlıklarımızın temelinde yatan sebep bizden üye devşirilmesi değil sendikacılığın simsarlığa çevrilmesi, bürokratların sendikanın yancısı olmasıdır.
Atama ve görevlendirmelerde boynuna davulu asan yetkililer tokmağı başkasının eline vermekle ne yaptığınızı zannediyorsunuz? İmza yetkili olmayanların sizin adınıza iş yapmasına nasıl göz yumabiliyorsunuz? O koltuklarınızda hangi yüzle oturabiliyorsunuz?
Korkmayın, artık Mil-Sen var, Mil Maarif-Sen var! Geleceğin adil Türkiye’sinin inşasında adilerle mücadele etmeye kendini adamış gençler var. Adil bir ülke olmadan adil bir dünya tasavvur etmenin mümkün olmadığı apaçık ortada iken paçasından haksızlık akanlar ortalıkta adalet tellallığı yapıyor. Beyler size de merhemimiz var, sizi de kurtaracağız Allah’ın izniyle. Selam hakka tabi olanlara hakkı tutup kaldıranlara olsun.