Eğitimde Şiddetin Önlenmesi İçin Yasal Düzenleme Şarttır!
Eğitimde şiddet konusu, sağlıkta şiddet konusu gibi sürekli gündeme gelen ve haber değeri taşıyan bir konu olduğu için sık sık karşımıza çıkmaktadır. Bakanlığımızın hitap ettiği, dolaylı ve doğrudan temsil ettiği kitlenin çok büyük olması, yaşanan olayların çok fazla olması nedeniyle gündemi çok fazla meşgul etmeden sessiz sedasız hafızalardan silinmektedir.
Eğitimde şiddetin içeriğine bakacak olursak, öğretmenin öğrenciye, öğrencinin öğretmene, yöneticilerin öğretmen ve personele, öğretmen veya personelin yöneticilere, velinin öğretmene, öğretmenin veliye, paydaşların okul çalışanlarına, okul çalışanlarının paydaşlara, üst yöneticilerin okul yöneticilerine veya bir alt kadroda çalışanlara şiddeti gibi birçok çeşidi olduğunu görüyoruz. Tabii ki içeriği kadar çeşidi de var. Sözlü olanı, fiili olanı, ekonomik olanı, siber olanı, duygusal olanı, açıktan mobbing, sadece hissedilen mobbing, dikkatli bakılınca görülmeyen mobbing gibi çok çeşidi de var. İçerik ve çeşit fazla olunca, bir de toplum şiddete karşı boş olmayınca seyreyliyoruz gümbürtüyü!
Trafikte bile hiç tanımadığı kişiye beni solladı, üstelik sinyal bile vermedi diye kinlenen bir toplum olduğumuzdan, tanıdığımız bir kişinin hatasında sinirlenmemiz gayet normal diye düşünebilirsiniz ama mesele öyle basit değil. Biri hata yapınca uyarmayı bilmeyen ve uyarılınca hemen savunmaya geçen bir toplum olarak gözüküyoruz. Fakat ilkokuldan itibaren hayat bilgisi derslerinde saygıyı, sevgiyi, hoşgörü kelimelerini, hatamızı kabullenmeyi, hatalı olanları uygun bir dille uyarmayı öğreniyoruz.
16 yıllık bir eğitim çalışanı olarak sistemimizi, hatalarını, sorunlarını, iyi yönlerini, aksayan yönlerini yaparak yaşayarak öğrendim. Sendikamızın iletişim merkezi başkanı olarak da gerek şiddet gören gerek mobbing veya haksızlığa uğrayan üyelerimizle görüşmekte, duruma çözüm üretme konusunda mesai harcamaktayım. Çözüm üretme konusunda çok başarılı olduğumuzu da söyleyebilirim. Ancak sorunun çözümü olay olduktan sonra müdahale etmek değil gibi geliyor bana. Biz daha iyi bir eğitimle çocuklarımızı yani yarının büyüklerini şiddete meyilli olmaktan kurtarabilecekken, eğitim sistemimiz böyle öğretime ve sınavlara odaklı oldukça, eğitimi değil öğretimi ön plana aldıkça, bu sorunun çözümü baştan çıkmaza giriyor demektir. Birilerinin artık bu gerçeği görmesi ve sistemin eğitim odaklı olması gerekmektedir. Bu konuda bakanlığımızın müfredat değişikliğini dört gözle bekliyoruz. Sayın Bakan, gelir gelmez açıkladığı ve en kısa sürede açıklanacak değişiklik, bakalım ne kadar kapsamlı ve faydalı olacak! İçeriği eğitim çalışanlarından sır gibi saklanan bu değişikliğin faydalı olması dileklerimle konuma geri dönüyorum…
Öncelikle, eğitimde şiddetin kaynaklarına odaklanmak önemlidir. Okullarda çocuklara, öğretim ile değil eğitim ile empati, iletişim becerileri ve problem çözme yetenekleri gibi sosyal becerilerin kazandırılması, şiddetin azalmasına katkı sağlayabilir. Ayrıca, öğrencilere duygusal zekâlarını geliştirebilmeleri için destek verilmelidir. Bunlar not kaygısı olmadan, eğlenceli etkinliklerle drama yöntemleri kullanılarak verilmelidir.
Öğretmenlere yönelik şiddet ise genellikle öğrenci-öğretmen, veli-öğretmen ve öğrenci-veli ilişkilerindeki kopukluklardan ileri gelen yanlış anlaşılmalardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, öğretmenlerin öğrencilerle, velilerin öğrencileriyle, öğretmenlerinde velileriyle daha güçlü bir bağ kurmalarına destek olacak eğitim programları uygulanmalıdır. Aynı zamanda, öğretmenlerin stresle başa çıkma ve iletişim becerilerini artırma konularında profesyonel destek alacakları bir birim oluşturulabilir. Her il ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne bir psikolog görevlendirilmesi elzem görünüyor. Bu hizmeti dışardan almak çok pahalı olabiliyor.
Şiddetin çözümü için veliyle işbirliği de hayati önem taşımaktadır. Ailelere çocuk yetiştirme konusunda rehberlik hizmetleri sunmak, aile-okul işbirliğini güçlendirebilir, çocukların ve ailelerinin toplumsal değerleri içselleştirmelerine yardımcı olabilir. İyi planlanmazsa içselleştirme yerine dışsallaştırabilir de!
Sonuç olarak, eğitimde şiddetin önlenmesi, sadece okul yönetimi, öğretmenler veya öğrenciler tarafından değil, toplumun bir bütün olarak işbirliği içinde hareket etmesiyle mümkün olacaktır. Empati, anlayış ve pozitif bir eğitim ortamının oluşturulması, şiddeti azaltma yolunda etkili adımlar atılmasına yardımcı olacaktır. Biz de Mil Maarif-Sen olarak bu konuda gerek bakanlığımıza gerekse bakanlığımız çalışanlarına her zaman destek vermeye hazırız. Şiddetin daha oluşmadan bitirebilme sürecinde toplumsal anlamda, uygun adımlar atılmaya bugün başlansa 20 yıl sonra meyvelerini vereceğini de biliyoruz. Adım atılmayacağını veya bir süre daha adım atılmayacağını varsayacak olursak, en kısa sürede eğitimde şiddet ile ilgili yasal bir düzenleme ile en azından şiddeti uygulayacak olanın bir kere daha düşünmesini sağlasak iyi olur. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından deklare edilen şiddete maruz kalan personellere hukuki destek ifadesinin kapsamı ve detayları da açıklanmalıdır. Sadece yol gösterici mi olacaklar ya da mahkeme sonuçlanana kadar destek mi olacaklar?
Mil Maarif-Sen olarak; eğitim çalışanlarından, üyemiz olsun olmasın şiddete uğrayan herkesi dinleyip, bu konuda yardımcı olmaya çalışacağımızı ve elimizden geleni yapacağımızın bilinmesini isterim. Şiddetin mazereti yoktur, sonuçları çoktur ve eğitimde şiddet vakalarının artmaması için yasal düzenleme şarttır. Bunun en kalıcı yolu Öğretmenlik Meslek Kanunu yoluyla sağlanabilir. Yasal düzenleme için vekillerimizi ve Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerini eğitim çalışanlarının cerrahi tedavilere maruz kalmamaları için konuyla cerrah hassasiyetiyle ilgilenmelerini talep ediyoruz.