YIL 2035…

Bu bir bilim kurgu yazısı değildir.
Bu yazı; içinde yaşadığımız toplumun tepkisizliğinin, ses çıkarmamasının sonucu olarak 10 yıl içinde karşılaşabileceğimiz muhtemel tabloya dair bir öngörüdür.

Alın terinin karşılığını alamayan, temsil yetkisi verdiği sendikacılar ve yöneticiler eliyle değersizleştirilen, buna rağmen tepki göstermeyenleri gelecekte nelerin beklediğinin açık bir tasviridir.

Hakkı verilmediği hâlde suskun kalanları, çok değil, yalnızca 10 yıl sonra yani 2035 yılında şu manzaralar beklemektedir:

Yıl 2035…

• Ali Yalçın hâlâ genel başkan, Memur-Sen hâlâ yetkili konfederasyon.
• 13.Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde hükümet, enflasyon oranında zam önerdi. Yetkili sendika konuyu hakem heyetine götürdü ve yine kazanım elde edemedi.
• Memur-Sen’in üye sayısı 2 milyonu geçti. Üye aidat gelirleri iki kat arttı; son model makam araçlarıyla gezilmeye devam ediliyor.
• Memur maaşları açlık sınırına dayandı.
• Asgari ücret ile en düşük memur maaşı eşitlendi.
• Kamu işçileri, memurun neredeyse iki katı maaş alıyor. Memur-Sen ise bu duruma hafta sonu iş bırakma eylemiyle tepki göstermeye çalıştı.
• Memur-Sen, verilen zam oranını “şiddetle kınadı” ve buçuklu ek zam talep etti. Aksi halde “kalemlerinde mürekkep kalmadığını” açıkladı.
• Ali Yalçın, yakın zamanda milletvekilliğine aday olacağını duyurdu.
• Diyanet, memurlara zekât ve fitre verilebileceğine dair fetva yayınladı.
• Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, dünyadaki tüm sivil toplum örgütleriyle protokol imzaladıklarını açıkladı.
• Bakanlık, “el yazısına geri dönüş” kararını yeni müfredatla birlikte “çağ atlama” olarak duyurdu.
• Milli Eğitim Bakanlığı, adil (!) mülakatların devam edeceğini ilan etti.
• Atanamayan öğretmenlerin ücretli öğretmenlik yapabilmesi için KPSS şartı getirildi.

Uyarmadı demeyin!
Tepkinizi göstermediğiniz takdirde, bizleri bekleyen gerçekler işte bunlardır.

Tepki göstermenin ilk adımı; sizi temsil etmeyen, yetkili ama etkisiz sendikadan istifa etmektir.