YAZIK OLDU MEMUR-SEN’E! [SALEBE ÖRNEĞİ]
Peygamber Efendimiz döneminde yaşayan Sâlebe isimli bir Müslüman, Resulullah’a gelerek, “Ya Resulallah, bana dua et, çok zengin olmak istiyorum.” demişti. Efendimiz ona, “Şükrünü eda ettiğimiz az mal, şükrünü eda edemediğimiz çok maldan daha hayırlıdır.” diyerek nasihatte bulunmuştu. Ancak Sâlebe ısrarla zengin olmayı diledi. “Eğer Allah bana servet verirse, yoksullara yardım edeceğim.” diye söz verdi.
Üç kez tekrar eden bu talep karşısında sonunda Peygamberimiz, “Allah’ım, Sâlebe’yi zengin et!” diye dua etti. Ve Sâlebe, servet sahibi oldu. Ancak zamanla namazdan, mescitten, Peygamberimiz’den uzaklaştı. Zekât emri nazil olunca ise zekâtını vermedi. “Çalışıp kazanan benim, hisse isteyen sizsiniz!” diyerek mazeret üretti. Bunu duyan Peygamber Efendimiz, “Yazık oldu Sâlebe’ye! Keşke hakkında hayırlı olanı isteseydi!” buyurdu…
Bugün geldiğimiz noktada, “Yazık oldu Memur-Sen’e!” demekten kendimizi alamıyoruz. Çünkü Memur-Sen, kurucu felsefesinden uzaklaştıkça uzaklaştı. Kendisine yöneltilen haklı eleştirileri bir uyarı olarak görmek yerine tehdit olarak algıladı. “Duruş sendikacılığı” söylemini el etek öpme pozisyonuna indirgeyerek, çözülmesi son derece kolay olan meselelerin kangrene dönüşmesine sebep oldu.
Memur-Sen, kuruş sendikacılığı adına meclis kulislerinde pazarlık yaparken görüldü. Toplu sözleşme ikramiyesinde baraj uygulamasının en büyük savunucusu oldu. Anayasa Mahkemesi, bu barajı iptal edince, yasayı yüksek yargıya taşıyan CHP önünde siyah çelenk bırakarak tepki gösterdi. Ama aynı Memur-Sen’i, Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) sürecinde şube müdürlerinin haklarını savunurken göremedik. Hükümet zam oranını açıkladığında, hükümetin ortaklarının parti binalarına siyah çelenk bıraktıklarına da şahit olmadık.
Peki, nerelerde gördük Memur-Sen’i? Mülakat sistemine referans listeleri hazırlarken, proje okullarına idareci seçerken, her ilçeye sendika kontenjanından bir şube müdürü yerleştirilirken… İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde kurdukları sistemle istedikleri gibi yönlendirme yaparken…
Yakından şahit olduğumuz olaylardan biri de şu: Üyemiz, idareci olarak görevlendirilmek üzere yetkili makamlara başvuruda bulunuyor. Kendisine açıkça, “Sendikamıza üye olursan görevlendirme yapılır.” mesajı veriliyor. Bu durumu bir yetkiliye ilettiğimizde, “Haberim yok.” cevabını aldık. Ya gerçekten çok saf bir yaklaşım sergiliyorlar ya da safa yatmayı çok iyi biliyorlar. Sonrasında bu kişiler, günde beş vakit hakka tapmak için safa duruyorlar. Ancak boyunlarındaki davulun tokmağını, ehliyetsiz ellere teslim etmiş vaziyetteler.
Ey Memur-Sen yetkilileri! Sendikal baraj uygulamasına verdiğiniz çaba ve gayretten dolayı sizi tebrik ediyoruz! Sizin yanlışlarınızı haykırmak, bu sendikayı kurarak ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bizlere bir kez daha gösterdi.
Mülakat konusunda takındığınız “Ne şiş yansın ne kebap” tavrınız ve toplu sözleşme ikramiyesinde yüzde 2 ve yüzde 1 barajı ısrarınız, tıpkı Sâlebe’nin haktan ve hakikatten uzaklaşmasına benziyor.Yazık oldu size! Keşke büyümenize rağmen kof olmasaydınız. Yaptıklarınız yalnızca bizleri değil, çocuklarımızı ve geleceğimizi de etkiliyor. Bu yüzden eleştirmek, üzerinizdeki ölü toprağını silkelemek ve kapınıza siyah çelenk bırakmak bizim tarihi sorumluluğumuzdur.
Biz kaliteli bir yarış istiyoruz. Siz ise baraj koymaya, mülakatta torpil yapmaya ve kadroları eş-dost ilişkileriyle doldurmaya çalışıyorsunuz. Hâlbuki meslek ve insan onurunu temel alan bir yaklaşımla yarış edilseydi, bizden öğrenebileceğiniz çok şey olduğunu görecektiniz.
