Mülakat Meselesi
2024 yılı içerisinde ataması yapılacak öğretmenlerin süreci başladığı günden beri mülakat uygulamasının saçmalığından ve dahi adaletin katili olduğundan tekraren bahsettik. Bizzat yetkililere şifahen ve kurumlara yazıyla da bildirdik. Cumhurbaşkanı seçim öncesinde deklare etmiş seçimden önceki bakan öğretmenler KPSS puanıyla atanacak demiş olmasına rağmen gözümüzün içine baka baka öyle bir şey yok diyorlar şimdi de. Devletimize güvenimizi derinden sarsan yöneticileri görmek vatanımız adına üzüldüğümüz konulardan bir tanesi.
Hükümet iradesinin en başında bulunan Cumhurbaşkanı “mülakat kalkacak” demesine rağmen ısrarla mülakatı savunan bir bakan karşımıza çıktı. Helal olsun, reise lafını yutturdu adam. Ama bir o kadar da haram olsun binlerce gencin hakkını yedi adam. Mülakatın zararı sadece gençlere yönelik değil üstelik. Geleceğimize darbe vurdu, gelecekte mülakatla yapılacak haksızlıklara referans oldu. Çünkü en dindarlarımız böyle haksızlık yapıyorsa kindarlar kim bilir neler yapar. Belki de bilinçli bir şekilde mülakatla insanları kendilerine bağlamaya laiklik mevzusu ile toplumu kutuplaştırmaya çalışıyorlar ki hakkaniyet değil hamaset kazansın.
Bütün sendikalar görünüşte mülakata karşı iken bakanın mülakat ısrarını anlamak mümkün değil. İki ihtimal var ya bu yetkili sendikadakiler danışıklı dövüş yapıyorlar ya da sendikanın yetkisi kâğıt üstünde, etkisi de yerlerde paspas olmuş durumda. Kusura bakmayın da ey evrakta yetkili sahada etkisiz sendika, anayasa mahkemesine tepkinizin zerresi yok mülakat konusunda. Malum sen bu mülakatlar sayesinde palazlanıyor gücü burada zannediyor. Fakat gerçek güç hakikatte ve erdemli olmakta.
Sıralamalar açıklandığı andan itibaren ortalık adeta karıştı. Mülakat yapanların mülakat bombası elinde patladı. Feryatlar o kadar büyüktü ki kesin bu mağduriyetler çözülür diye bakıyorduk. O da ne bir andan laiklik hortladı. Bu şu fıkraya benzedi: Bir Amerikalı ile bir Rus tartışıyor. Amerikalı, “Muhalifleri Sibirya’da sabun yaptınız, bunca muhalifi yok ettiniz” diye başlıyor, Stalin dönemi cinayetlerinden geçip Gulaglar’dan çıkıyor. Rus’un inkâr edecek hâli yok, kıvranıp duruyor. En sonunda dayanamayıp “Ama siz de Kızılderilileri öldürmüştünüz” diyor. Mülakatta haksızlık yaptınız diye muhalefet bastırınca siz de laiklikle haksızlık yaptınız demeye getiriyor meseleyi. Haksız değil ama sırası da değil.
28 Şubat mağduru olanlardan biriyiz biz. Kazanabileceğim hukuk fakültesini 20 yıl sonra bitirmek zorunda kalıyorum. Eşim ise örgün okuma seçeneğini başörtüsü zulmünden dolayı rafa kaldırdı. Şimdi çocuklarımızın adil bir Türkiye’de yaşayabilmeleri için mücadele ediyoruz. Amacımız bebelerimizin kimseye minnet duymadan kendi bilgi ve becerileri sayesinde iş sahibi olmaları, atanmak için referans bulma gayreti içinde olmamaları. Bu sistemin tesisi için bütün gayretimiz. Haksızlık yapılmasın diye hakka taptığını iddia edenlerle mücadele etmek de varmış bahtımızda.
Bakanın çok tartışmalı ifadesinden biri de “ben dindar biriyim, neden hak yiyeyim”dir. Gelinen noktada yüzlerce kişinin hakkı yenilmiştir. İmanınınız da mı sorun çıktı yoksa mülakatta mı sorun? Dininiz sizi yaptıklarınız bizi ilgilendirir. Yeter ki adil yönetici olun. Devletin dini adalettir.
İstifa etmeniz bu haksızlığın telafisi olmaz. Gerçi istifa edemiyorsunuz ancak affınız isteyebilirsiniz. Size düşen haksızlığa uğrayanların haklarını derhal teslim etmek. Sonrasında da affınızı istemek olur.
Akif KETEN
Mil Maarif-Sen Genel Sekreteri
Bütün mülakat komisyonları her biri kendi içinde adil olabilir. Ancak yüzlerce komisyonun aynı performansa aynı puanı vermesi mümkün değildir. Bu itibarla, yapılması gereken; bir kişinin öğretmenlik yapabilecek niteliklere sahip olup olmadığını belirleyen bir mülakattır. Mülakat sadece bir şeyi tespit edebilir; Öğretmenliğe uygundur/değildir. Geri kalan sıralama KPSS puanı üzerinden yapılmalıdır.