Ahlaki Dilemma Manifestosu

12.10.2024
492
A+
A-
Ahlaki Dilemma Manifestosu

Ahlak, insanlığın en eski ve evrensel kavramlarından biridir. Bu manifesto, ahlaki değerlerin günümüzde nasıl bir çelişki içinde var olduğuna dair bir uyanışın ifadesidir. Öğretmenler, ebeveynler, devlet ve medya, ahlaki eğitimin en önemli paydaşları olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelin toplumun karşı karşıya kaldığı ahlaki dilemmanın altını çizen başlıkları birlikte irdeleyelim:

1. **Ahlak, evrensel bir yasadır.** Bu evrensellik, ahlakın tüm insan topluluklarında insan onurunu ve toplumsal düzenin korunması amacıyla var olduğunu gösterir. Evrensel ahlak kuralları, insan haklarına ilişkin dürüstlük, adalet, sevgi, saygı, yardımseverlik, empati ve sorumluluk gibi değerleri içerir. Özü, insanlık için ortaktır. Bu nedenle, ahlak; insanlığın ortak vicdanında yer alan ve tüm insanın uyumlu olduğu bir yasadır. Ahlaklı bir yaşam, bireyin hem kendisi hem de çevresine karşı sorumlu ve erdemli bir şekilde hareket etmesini gerektirir.

2. **Öğretmenler, ahlaki değerlerin öğreticileridir.** Ahlaki ilke ve esasların yeni nesillere öğretilmesi, toplumsal düzenin ve bireysel erdemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir görevdir. Bu görevler, başta öğretmenler olmak üzere tüm yetişkinlerin sorumluluğundadır. Genç bireyler, dürüstlük, adalet, empati, saygı ve sorumluluk gibi temel değerlerle donatıldıklarında, gelecekte sağlıklı ve güçlü bir toplumların temelleri atılmış olur. Ancak bu değerlerin sadece teorik olarak öğretilmesi yeterli değildir; esasen yetişkinlerin, özellikle rol modeli konumunda olan bu değerleri kendi yaşamlarında uygulamalara ihtiyaç duyar. Ne var ki, yetişkinlerin öğretilenlerin tam tersini yapması, ahlaki dilemmanın kökenini oluşturmaktadır.

3. **Öğreti ve gerçek yaşam arasındaki farklılıklar, ahlaki çelişkilerin temelidir.** Biz okullarda, “Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez (Nisa, 148)” ayetini öğretirken,  medya ve kontrolden çıkan sosyal medya platformlarında; kötü söz, davranış ve fiillerin yaygınlaştığını görüyoruz. Daha da acısı bu durum normalleştirilerek, kabul edilebilir olabileceğine inandırılmaya çalışılıyoruz. Öğretilen ahlaki ilkeler ile medya aracılığıyla yaygınlaşan kötü örnekler arasındaki uçurum; değer yargılarımızı her geçen gün zayıflatmaktadır.

4. **Adaleti öğretirken adaletsizlikle yüzleşiyoruz.** “Kendinizin, ana babanızın ve yakınlarınızın aleyhinde bile olsa, zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın. (Nisa, 135)” ayetini öğretirken, “–Sizden öncekiler, ileri gelenlerden biri hırsızlık yaptığı zaman onu cezâlandırmadıkları, zayıf biri hırsızlık yaptığı zaman ise ona hemen had tatbik ettikleri için helak oldular. Bana gelince, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şayet Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı muhakkak elini keserdim (Müslim, Hudûd, 8-9)” hadisini derslerimizde anlatırken, zengin ve nüfuzlu suçluların adalet karşısında hak ettikleri cezayı almamaları, öğretilen ile yaşanan arasındaki uçurumu derinleştiriyor. Bu durumu öğrencilerimize de kendimize de anlatamıyoruz!

5. **Liyakat öğretiliyor, ama liyakatsizlik ödüllendiriliyor.** “Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder (Nisa 58)” ayetini öğrencilerimize öğretip, liyakatin önemini anlatıp liyakat sahibi olmaları için uğraşırken, hak etmeyenlerin yalakalıkla çeşitli makam, mevki ve görevlere gelmeleri ahlaki bir çelişki ve çöküntü oluşturuyor. Liyakatsizliği ödüllendirmeye ne zaman son verilecek?

6. **Mülakat sistemi, hak gaspını meşrulaştırıyor.** Mülakatlarda ısrar edenler, dindar olduklarını ve hak yemeyeceklerini iddia etseler de, pratikte uygulamalarıyla güven kaybına yol açmış durumdalar. “Mümin, elinden ve dilinden diğer müminlerin emin olduğu kişidir (Tirmizî, Îmân, 12)” hadisi bu noktada dikkat çekicidir.

7. **Temizlik, imanla ilişkilidir; fakat pratikte uygulanmıyor.** “Temizlik imandandır. (Müslim, 1)” hadisini okullarımızın duvarlarına assak da, temizlikten yoksun bırakılmış okullar pislikten geçilmediği müddetçe bu söz gönüllere işler mi?

8. **Kötü örnekler yaygınlaşıyor.** Gençleri kötü örneklerden uzak tutmak için çaba sarf ederken, televizyonlar ve sosyal medya üzerinden şiddet, küfür, teşhircilik, ahlaksızlık evlere doluyor. Devletin kurumları bu ahlaki çürümenin ne zaman önüne geçmeyi planlıyor? Ba’de harabil Basra mı?

9. **Ahlaksızlık medya aracılığıyla teşvik ediliyor.** Medyada kısa süreli ünlü olma uğruna yapılan ahlaksızlıkların karşılık bulması, gasp, taciz ve cinayet gibi suçların yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor. Türlü ahlaksızlıkların yapılması medyada karşılık bulduğu sürece gaspların, tacizlerin ve cinayetlerin ardı arkası nasıl kesilecek?

10. **Helal gıdanın önemi anlatılırken, ülkemize haram olan yiyecekler sokuluyor.** Öğrencilerimize “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların temiz (ve) helal olanlarından yiyin! (Bakara 168)” ayetini öğretirken, helal olmayan yiyeceklerin ülkeye sokulmasını ve bu ürünlerin takibi konusunda gösterilen kayıtsızlığı nasıl izah edeceğiz?

11. **Devlet eliyle şans oyunları oynatılıyor.** İçki, kumar ve şans oyunlarının zararlarını (Maide, 90) öğrencilerimize anlatırken, devletin kendi eliyle şans oyunlarını teşvik etmesi, gençler için yapılan spor tesislerinde “Spor Toto” yazısının yer alması ahlaki bir dilemmayı iliklerimize kadar hissettiriyor. Buna ne zaman son verilecek?

12. **Vergi adaleti bozulmuş, kayırmacılık ve israf yaygınlaşmıştır.** “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” deyip bazı zenginlerin milyonlarca vergi borcunun silinmesi, kayırmacılığın artması, kamu malına saygının azalması, yöneticilerin kibirli olması, israfın yaygınlaşması ahlaki çöküşün göstergelerindendir.

13. **Okullarda öğretilenler yaşanmadıkça, değer bulmaz.** Eğitimde anlatılan ahlaki değerlerin hayata geçirilmediği, yaşanmadığı ve yaşatılmadığı sürece gençlerimiz bu değerlere yabancı kalacak, geleceğimiz karanlık olacaktır. Okullarımızda değerlerimiz öğretilmiyor değil! Yaşanmıyor, yaşatılmıyor, yaşatmak isteyene değer verilmiyor!

14. **Cahiliye toplumundan Asr-ı Saadet’e çıkış, ahlaki ilkelere bağlı kalmakla mümkündür.** Devletin bütün kurumlarına yayılması gereken bu ilkeler toplumda yer bulmalı ve hayatın her alanında öncelik haline getirilmelidir!

15. **Ahlak ve maneviyat her yerde önceliğimiz olmalıdır.** Ahlak ve maneviyatın sadece okulda ya da sokakta değil, hayatın her alanında öncelikli olması gerekmektedir. Ahlaki ilkeler, toplumsal bağları güçlendirirken, manevi değerler bireylerin içsel huzurunu sağlamakta önemli bir rol oynar. Böylelikle ahlak ve maneviyat, karakter biçimlerinden toplumsal adalete kadar geniş bir yelpazede etkili olur. Bu değerlerin güçlendirilmesi, toplumsal bağların kuvvetlenmesine katkı sağlayacaktır.

Ahlak, insanlık tarihi kadar eskidir ve onun yeniden değer bulması, hepimizin sorumluluğudur. Eğitimin ve toplumun tüm unsurlarının birlikte çalışarak, genç nesillere sağlam bir ahlaki temelin kazandırılması gerekmektedir. Ahlak ve maneviyat, toplumun geleceğini inşa ederken, her bireyin önceliği olmalıdır. Çünkü önce ahlak ve maneviyat, sonra her şey!

MİL MAARİF-SEN
Maarif Çalışanları Sendikası

maarifim banner
Maarif-Sen
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.