İbn-i Sina’nın Eğitim Anlayışı

Genel Bşk. Yrd. (Teşkilâtlandırma) || 1982 yılında Bayburt’ta doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. 2004 yılında Karadeniz Teknik Fakültesi Sınıf öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 2004-2012 yılları arasında Bayburt ilinde Sınıf öğretmeni olarak çalıştı. 2012 yılından itibaren Pursaklar ilçesinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. 2018 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Yönetimi bölümünde Yüksek lisansını tamamladı. Halen Ankara’da sınıf öğretmeni olarak görev yapan Yıldız, evli ve iki çocuk babasıdır.
04.05.2024
174
A+
A-

İbn-i Sina, 980-1037 yılları arasında yaşamıştır. Yaklaşık 370 (980-81) yılında Buhara yakınındaki Efşene köyünde doğdu. Tıp ve eğitim alanlarında yaptığı çalışmalar hem Türk hem de dünya tarihi açısından önem arz etmektedir.

ÜNLÜ ÂLİMLERİN EĞİTİM ANLAYIŞI SERİSİ
[“MUALLİM-İ SALİS – 3. ÖĞRETMEN”]

“İBN-İ SİNA’NIN EĞİTİM ANLAYIŞI”

İbn-i Sina, 980-1037 yılları arasında yaşamıştır. Yaklaşık 370 (980-81) yılında Buhara yakınındaki Efşene köyünde doğdu. Tıp ve eğitim alanlarında yaptığı çalışmalar hem Türk hem de dünya tarihi açısından önem arz etmektedir. Batılıların “Avicenna” adıyla bildikleri İbn-i Sina’nın eğitime dair görüşleri Türkiye’de oldukça geç fark edilmiştir. Bu yüzden de onun görüşlerinden yeni yeni yararlanılmaya başlandığı söylenebilir. Batılılar tarafından çok daha erken bir zamanda fark edilen İbn-i Sina ve çalışmaları onun ölümünden yaklaşık yüzyıl sonra eserleri tercüme edilerek üniversitelerde okutulmaya başlanmıştır. Batılı bilim insanları onun görüşlerden yola çıkmak suretiyle pek çok eğitim düşüncesini ve uygulamasını başlatmışlar ve kendisine “Muallim-i Salis” (Üçüncü Öğretmen) unvanını vermişlerdir                
(Akyüz, 2013; Doğan, 2012; Ülken, 2015).

İbn-i Sina çocukluğunda oyun oynarken, yaşlı bir adam, ona: “Sen çok akıllısın, ilerde alim olacaksın, sana oyun yakışır mı?” demiştir. Küçük İbn-i Sina’nın cevabı ise şöyle olmuştur: “Her yaşın belli bir hâli vardır, çocukluğun yakışığı da oyundur. Her yaşın hakkı verilmelidir”. Bu anlatıdan da anlaşılacağı üzere İbn-i Sina’nın verdiği cevap, pedagoji ve psikoloji çalışmalarının son yüzyıl içerisinde ortaya koyduğu bulguları asırlar öncesinden ortaya koymuştur (Akyüz, 2019).

Farabi’nin de üzerinde durduğu anlayıncaya kadar okumak metodunu İbn-i Sina da Aristo’nun Metafizik kitabını anlamak için kırk kez okuduğunu belirterek ortaya koymuştur. İbn-i Sina, tıp alanında ise deney ve gözlem yöntemini kullandığını söylemiştir. Bu konuda: “Öğrendiklerimi hastalar üzerinde gözlemlerle tamamlıyordum. Deney ve gözlemden kitap okumaktan daha çok yararlandım” demiştir (Ülken, 2015, s. 101).

İbn-i Sina 220’ye yakın esere imza atarak bilim ve düşünce dünyasına önemli katkılar yapmıştır. Eserleri arasında en tanınmış olanları; El Kanun fi’t Tıbb, Aş-Şifa, An-Nacat, Kitap al-İnsan, Hay bin Yakzan’dır. İbn-i Sina’nın eğitim alanında özellikle Kanun (El-Kanun fi’t-Tıb) ve Şifa adlı eserlerini yazarak bu alanı o dönem içinde doruk noktasına çıkartmış, bu kitaplardan yüzyıllarca yararlanılmıştır. İbn-i Sina’nın ahlak ve fazilet eğitimine ilişkin görüşleri; iffet, şecaat, hikmet, adalet, cömertlik, kanaat, sabır, kerem, yumuşaklık, yılmazlık, sadakat, vefa, utanma, sır saklama, sözünde durma, tevazu…vb. değer ve ilkelere dayanmaktadır (Akyüz, 2013; Doğan, 2012; Ülken, 2015).

İbn-i Sina bilim öğrenmeyi bu dünya için olduğu kadar ahiret içinde gerekli görmüştür. Ona göre insanın hem kendisini geliştirmesi hem de Allah’ı bulması için bilime ihtiyacı vardır. İbn-i Sina, hastalanmadan önce sağlığı korumanın önemine değinerek beden eğitimi ve sporu sağlıklı yaşamın bir şartı olarak görmüştür. Ona göre insanın yediklerini daha hızlı hazmedebilmesi için hareket etmesi şarttır. İbn-i Sina Kanun ve Şifa adlı eserinde çocuğun bakımı, sağlığı, eğitim ve öğretimi ile ilgili görüşlerini ifade etmiştir. Bu konuda anne sütüne dikkat çekmesi özellikle önemlidir. İbn-i Sina ayrıca kendi zamanının sık rastlanılan çocuk hastalıklarına (ishal, nezle, öksürük…vb) yakalanmadan önce alınacak önlemler konusunda da ayrıntılı bilgiler paylaşmıştır. Çocuk eğitimi ve öğretimi konusunda da çocuğun “kötü huylar edinmeden” eğitimine başlanılmasını tavsiye eden İbn-i Sina, çocuğun ilk eğitiminin ahlak eğitimini olduğunu vurgulayarak bu konuda oldukça geniş izahatlar sunmuştur.

İbn-i Sina çocuk eğitiminin nasıl yapılması gerektiği konusunda ise şunlara değinmiştir:

1) Çocuğun iyi arkadaşlarla oynaması sağlanmalı, onu iyi davranışlara sevk etmeli,

2) Çocuğa fazla baskı yapılmamalı, hataları uygun bir şekilde düzeltilmeli,

3) Dayağı, çocuk eğitimde en son başvurulması gereken bir yol olarak gören İbn-i Sina’ya göre çocuğun yanlışlarının düzeltilmesinde aracılar ve öğütçülerden yararlanılmalı,

4) Çocuk suç işlerse ceza vermekte acele edilmemeli ve çocuğa verilecek cezaların çocuğu yanlışa sevk edebileceği hususu mutlaka dikkate alınmalıdır.

İbn-i Sina çocuğun eğitime/okula başlama yaşının 6 olması ve bu sürecin 14 yaşına kadar devam etmesi gerektiği üzerinde durmuştur. Ona göre çocuklar iyi ailelerin çocuklarıyla beraber ders görmelidir. Zira çocuklar bu sayede birbirlerine karşı saygılı olmayı da öğrenebileceklerdir (Akyüz, 2013; Ülken, 2015).

İbn-i Sina öğretmenlerin öncelikle dindar, dürüst, bilgili, insaflı, temiz ve kibar olmaları gerektiğini belirtmiştir. Ona göre öğretmenler eğitimini ve öğretimi bilmeli, çocukların yeteneklerini keşfedebilmeli, onlarla ilgilenerek asla yalnız bırakmamalıdır. İbn-i Sina öğretmenin eğitim metodunun ne çok sert ne de çok yumuşak olmaması gerektiğine vurgu yaparak dengeli bir eğitime olan ihtiyaç üzerinde durmuştur.

İbn-i Sina öğretilecek ders veya programlar konusunda ise Kur’an, şeriat, dil, ahlaki şiirler, beden eğitimi, sanat ve meslek eğitimi gibi meselelere vurgu yapmıştır. Ayrıca, eğitim ve öğretimin altı türünden söz eden İbn-i Sina, bu türleri; zihni öğretim, sınai öğretim, telkini öğretim, tedibi öğretim, taklidi öğretim, tembihi öğretim şeklinde belirtmiştir (Akyüz, 2013; Ülken, 2015).

BİR ANEKTOT:

Batı’da Avicenna diye ün salmış olan hekim ve filozof İbn-i Sînâ (980-1037), Samanoğulları hükümdarlarından Sultan Nûh İbn Mansûr’un sarayına davet edilmişti. O sırada on sekiz yaşında olan İbn-i Sînâ, Saray’da gördüğü ve kendisini hayrete düşüren kitap koleksiyonu hakkında der ki: “Orada, raflara sıralanmış odalar dolusu kitaplar gördüm. Bir oda Arap dili ve şiiri, öbürü hukuk ve başka ilimlere ayrılmıştı. Böylece her ilim dalına ayrı bir oda tahsis edilmişti. Eski Yunan yazarlarına ait bir katalogu gözden geçirdim ve burada istediğim kitaplara baktım. Bu koleksiyonda öyle eserler gördüm ki çok az kimse adlarını işitmiş olabilirdi. Ben bile bunları ne önceleri görmüştüm ne de sonraları görebildim.” (Ersoy ve Soysal, 1963, s. 280).

İbn Sînâ’nın Rusya’da antropolojik araştırmalara dayanılarak 1978’de yaptırılan portresi

Kaynak: https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-sina

İbn Sînâ’nın el-Ḳānûn fi’ṭ-ṭıbb’ının Andreas Alpago tarafından yapılan Latince tercümesinin 1544’te Venedik’te neşredilen nüshasının kapak sayfası.

Kaynak: https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-sina

KAYNAKÇA:

1) Akyüz, Y. (2019). İbni Sina’nın Türk ve Dünya eğitim tarihindeki yeri. Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES). 15(1), ss. 1-13

2) Akyüz, Y. (2013). Türk eğitim tarihi, M.Ö. 1000-M.S. 2013. Ankara: Pegem Akademi.

3) Doğan, İ. (2012). Türk eğitim tarihinin ana evreleri (Kurumlar, kişiler, söylemler). Ankara: Nobel Yayıncılık.

4) Ülken, H. Z. (2015). İslâm felsefesi. İstanbul: Doğu Batı Yayınları.

5) Ersoy, O. ve Soysal, Ö. (1963). İslâm kütüphaneleri. Tarih Araştırmaları Dergisi. 1(1), ss. 275–293.

maarifim banner
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.